14 Ağustos 2013 8309 0 İŞ ANALİZİ Fonksiyon360
Günümüzde rekabet, kurumların iş yapış biçimlerini ve ürünlerini sürekli değişim geçirmeye ve yenilemeye zorlayan en önemli baskı faktörüdür. Değişen dünyaya ayak uydurma baskısının yanı sıra rekabette öne çıkmak, hedefi büyümek olan kurumlar için içi belirsizliklerle dolu, yorucu, maliyetli ve risklerle dolu bir yolda yürümeyi zorunlu kılmaktadır. Kurumların değişiklik baskısı ile başa çıkma yaklaşımı o kurumun ne ölçüde metodolojik veya sistematik çalıştığının göstergelerinden biri olmaktadır. Artık kurumlar için her yeni ürün ve hizmet IT sektöründe veri yapısı ve uygulama yazılımlarında değişiklik veya yeni bir yapının kurulumu anlamına gelmektedir.
Her durumda kurum;
1. Kurum geliştirilecek ürün veya hizmetin tasarlanan fonksiyonları eksiksiz yerine getirmesini beklemektedir.
2. Geliştirilecek ürün yada hizmetin zamanında kurulumunu gerçekleştirerek beklediği faydayı realize etmek istemektedir.
3. Kurum geliştirilecek ürün yada hizmetin kurulumu ile mevcut yapıda halen çalışmakta olan ürünler veya hizmetlerin olumsuz etkilenmemesini beklemektedir.
4. Kurum geliştirme süreci maliyetlerinin faydayı maksimize etmek amacı ile mümkün olduğunca düşük tututulmasını beklemektedir.
Beklentiler bu şekilde de olsa kurumlar ve onları yönetenlerin sürekli üretilen ürünlerin yetenekleri, kalitesi, performansı, zamanında tamamlanamayan projeler, artan maliyetler ve deployment sürecinde ortaya çıkan sorunlardan şikayetçi olduklarını sıkça duyarız.
Çünkü zaman baskısı beklentilerden taviz verilmesine, rekabet baskısı artan yeni talepler nedeniyle geliştirme süreçlerinin kontrolünde zayıflıklara yol açmaktadır.
Doğası gereği rekabet kaotik bir sürectir. Doğası ortadan kaldırılamayacağına göre mümkün olduğunca rekabetin yarattığı ihtiyaçların kurumsal mekanizmalar üzerinde yaratattığı etkileri anlamak, bu etkilere uygun düzenlemelerle sürece uyum sağlamaya çalışmak ve ihtiyaçlara böylece cevap vermek gereklidir.
Bunun için;
- Değişiklik sürecini kontrol altına tutmak ve yönetmek
- İhtiyaç duyulan anlık bilgilerle geliştirme süreçlerini sürekli beslemek
- Kapsamı yönetmek
- Günlük operasyonu ve yeni kurulum süreçlerini sorunsuz sürdürmek zorunludur.
Ancak yapılması gerekenleri, bunların kurumun organizasyon ve operasyonlarına etkilerini ve elbette riskleri doğru algılamak için bir “Etki Analizi” mekanizmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Ve elbette her analiz mekanizmasında olduğu gibi bu mekanizmanında çalışabilmesi için konusunda bilgili, tecrübeli İş Analistlerine, bu insanların erişimine açık bilgi kaynaklarına ve yardımcı tekniklere ihtiyaç bulunmaktadır.
Etki Analizi yapmak özellikle büyük karmaşık operasyonlar yürüten kurumlarda yazıldığı kadar kolay bir faaliyet değildir. Ne kadar tecrübe birikimi olursa olsun, iş, kişisel yeteneklerin ve dikkatin sağlayabileceği rahatlık ve güven sınırını kolayca aşabilir. Öte yandan kurumlar açısından çok değerli işlerini belirli kişilerin bilgisine dayamak her zaman riskli bir tercih olagelmiştir. Öte yandan sağlıklı bir Etki Analizi süreci için olmazsa olmaz diğer kurumsal yönetişim disiplinlerinin desteğine de ihtiyaç bulunmaktadır.
Bunları sıralamak gerekirse ;
- Değişikli Yönetimi
- Bileşen Yönetimi (Configuration Management)
- Versiyon Yönetimi
- Hizmet Yönetimi
- Veri Mimarisi Yönetimi
- Süreç Yönetimi
Olarak sıralanabilirler…
Bu disiplinler Etki Analizi çalışmasına bilgi altyapısı sağlayan kaynaklar ve yardımcı süreçleri oluştururlar. Bununla birlikte Etki Analizi çalışmasının kendisi de ayrıca bir bilgi kaynağı yaratır ve bu bilgilere ileriki çalışmalarda daima gereksinir. Etki Analizi sürecinde yaratılan bilgiler kurumun hem proje süreçlerinde hemde operasyonel yaşamında stratejik değere sahip olurlar.
